Farklı Mülteci Kimlikleri ve Toplumsal Kabul: Türkiye Üzerine Bir Değerlendirme

Göç hareketleri tarih boyunca toplumsal, siyasal ve ekonomik dönüşümün önemli dinamiklerinden biri olmuştur. 21. yüzyılda artan savaşlar, siyasi istikrarsızlıklar ve ekonomik krizler nedeniyle zorunlu göç hareketleri giderek artmaktadır. Özellikle Suriye, Afganistan ve Ukrayna kaynaklı göç dalgaları, göç alan ülkelerde toplumsal kabul mekanizmalarının nasıl işlediğini anlamak için önemli birer örnek sunmaktadır. Türkiye, coğrafi konumu itibariyle bu göç hareketlerinden doğrudan etkilenmekte ve farklı mülteci kimliklerine yönelik algılar toplumsal kabul tartışmalarının merkezinde yer almaktadır. Böyle bir ortamda, farklı mülteci kimliklerinin ev sahibi toplum tarafından nasıl algılandığını ve bu algıların nasıl farklılık gösterdiğini, örneğin Suriyeli ve Ukraynalı mültecilerin toplumsal kabul düzeyleri arasındaki farkları değerlendirerek ortaya koymak, bu farkların ardındaki toplumsal ve siyasal dinamikleri anlamak açısından kritik bir nitelik taşımaktadır. Şu an devam etmekte olan bir araştırmamda bu nedenle Türkiye’de Suriyeli ve Ukraynalı mültecilere yönelik algıları anlamak için Twitter paylaşımlarına odaklanıyorum. Ukrayna-Rusya savaşı hakkında yapılan paylaşımlar üzerinden Türkiye’deki Twitter kullanıcıları tarafından Ukrayna vatandaşlarının Türkiye’ye olası göçü ve halihazırda ülkede yaşayan Suriyeliler’e bakışı  analiz ediyorum ve ilk bulgular sosyal medyada epey farklılaşan mülteci algılarına işaret ediyor.

Küresel mülteci rejimi, mültecileri belirli kategorilere ayırarak bazı grupları daha avantajlı kılarken, diğerlerini daha dezavantajlı hale getirmektedir. Costello ve Foster (2022), mülteci rejiminin ırksallaştırılmış göç kontrolleri ile belirli mülteci gruplarını ayrıcalıklı bir konuma getirdiğini belirtmektedir. Bu durum, ev sahibi toplumlarda mülteci algısının da farklılaşmasına neden olmaktadır. Avrupa’nın 2015 yılındaki Suriyeli göçmen krizine verdiği kararsız tepki ile 2022’de Ukraynalı mültecilere verdiği olumlu tepki arasındaki fark, bu ayrıcalıklı muameleye iyi bir örnektir. Türkiye bağlamında da sosyal medya paylaşımları incelendiğinde, Suriyeli ve Ukraynalı mültecilere yönelik farklı tutumların olduğu görülmektedir. Suriyeli mültecilere yönelik söylemler genellikle ekonomik yük, kültürel tehdit ve güvenlik riski ekseninde şekillenirken, Ukraynalı mülteciler modern, medeni ve geçici misafir olarak tanımlanmaktadır.

Yaptığım analizlerin ilk görünür sonucuna göre Twitter paylaşımlarında mülteci kimliklerine yönelik üç temel bakış açısının varlığından söz edilebilir. Birincisi, Ukraynalı mültecileri Suriyeli mültecilere tercih eden bakıştır. Bu söylemde Ukraynalılar Batılı ve medeniyet sahibi olarak algılanırken, Suriyeli mülteciler geri kalmış, eğitimsiz ve ekonomik yük olarak tanımlanmaktadır. Avrupalılık algısı, bu ayrımcılığı besleyen temel unsur olarak görülebilir.

İkinci bakış açısı, Suriyelilerin ötekileştirilmesine karşı duran bakıştır. Batı’nın ikiyüzlü göçmen politikalarını eleştiren bu söylem, mülteciler arasındaki ayrımcılığa dikkat çekmektedir. Bu bakış açısı, Suriyeli mültecilerin yalnızca dini kimlikleri nedeniyle olumsuz bir algıya maruz kaldığını savunmaktadır. Son olarak ise, tüm mültecilerin reddini savunan bir bakış açısı ortaya çıkmaktadır. Bu grup, etnik ve dini fark gözetmeksizin tüm mültecileri ekonomik ve sosyal bir tehdit olarak değerlendirmekte ve mültecilerin tamamına karşı olumsuz bir tutum sergilemektedir.

Görüldüğü üzere, Türkiye’de mültecilerle ilgili toplumsal algının homojen olmadığını ve farklı mülteci gruplarına yönelik farklılaşan tutumların mevcut olduğunu söylemek mümkün. Bunun en önemli nedeni küresel mülteci rejimi gibi duruyor; bazı mülteci grupların mevcut küresel mülteci rejimi tarafından daha ayrıcalıklı bir konuma getirilmesi, ev sahibi toplumların bu gruplara bakışını da etkilemekte. Sosyal medya analizleri, Türkiye’de Suriyeli mültecilerin Ukraynalılara kıyasla daha fazla ayrımcı ve dışlayıcı söylemlere maruz kaldığını ortaya koyuyor.  Sonuç olarak denilebilir ki küresel mülteci rejimi ve ev sahibi ülkelerin politikalarının toplumsal algılar üzerindeki etkisi, medyanın ve siyasal aktörlerin rolüyle birlikte ele alınmalı; mültecilerin toplumsal kabulünü artıracak politikalar geliştirilmelidir. Bu yöndeki tartışmalar, daha adil ve kapsayıcı mülteci politikalarının inşasına katkı sunabilir.

Referanslar

Costello, C., & Foster, M. (2022). (Some) refugees welcome: When is differentiating between refugees unlawful discrimination? International Journal of Discrimination and the Law, 22(3), 244-280.

Oku

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Doç. Dr. Asuman ÖZGÜR KEYSAN

Lisans, Yüksek Lisans: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Yüksek Lisans: University of Strathclyde Doktora: University of Strathclyde

Araştırma Konuları : Göç ve Mülteci Çalışmaları, Sivil Toplum Teorileri ve Toplumsal Hareketler, Türkiye Siyaseti, Toplumsal Cinsiyet ve Siyaset, Nitel Araştırma Yöntemleri.

Latest videos