Yirminci yüzyılın en önemli siyaset kuramcılarından biri olan Hannah Arendt’e bir
röportajda, çalışmalarının insanları etkileyip etkilemediğine dair ne düşündüğü sorulur. Arendt’in yanıtı hem ilginçtir hem de provokatif: “İroniyle ifade etmem gerekirse, bu
sorunun maskülen bir soru olduğunu söyleyebilirim. Erkekler her zaman etkili olmak isterler.”
Kadınlar etkili olmak istemez mi? Bu soruyu Hannah Arendt’in ironik yanıtından ilhamla sorarak başlamak istiyorum. Çünkü bugün kadınlar yalnızca etkili olmak istemiyorlar, aynı zamanda seslerini duyurabilecekleri alanlar kuruyor ve bu alanlar üzerinden dünyayı dönüştürüyorlar. Özellikle dijital mecralar, bu dönüşümün hem tanığı hem de taşıyıcısı haline gelmiş durumda. Son yıllarda Türkiye’de kadınların sosyal medya aracılığıyla yürüttükleri adalet mücadelesi, klasik siyasal eylemlilik biçimlerinden farklı, ancak bir o kadar etkili bir direniş hattı sunuyor. Bu yazıda, bu yeni mücadele biçimini kavramsallaştırmak üzere siyaset kuramcısı Nancy Fraser’ın “statü modeli” ve “madun karşı-kamusallık” kavramlarını merkeze alacağım.
Adaletin Yeni Tanımı: Statü ve Katılım
Nancy Fraser, adaleti yalnızca ekonomik eşitsizliklerin giderilmesiyle sınırlı görmez. Ona göre adalet, dağıtımın yanı sıra tanınma ve katılımın da sağlandığı çok boyutlu bir düzendir. Fraser’ın “statü modeli”, bireylerin toplum içinde eşit statüye sahip aktörler olarak yer alamamalarını adaletsizlik olarak tanımlar. Bu bağlamda, kadınların toplumsal hayatta maruz kaldıkları görünmezlik, değersizleştirme ve dışlanma, yapısal bir adalet sorunu olarak karşımıza çıkar.
Kamusal Alan ve Karşı-Kamusallıklar
Fraser, Jürgen Habermas’ın “kamusal alan” modeline önemli bir eleştiri getirir. Habermas, herkese açık, eşitlikçi bir kamusal alan tahayyül eder. Ancak Fraser, bu modelin pratikte dışlayıcı olduğunu ve marjinal grupların seslerini bastırdığını savunur. Bunun yerine, “karşı-kamusallıklar” kavramını önerir: Dışlanan grupların kendi söylemlerini ve gündemlerini kurabildikleri alternatif tartışma alanları.
Kadınların sosyal medya üzerinden oluşturduğu dijital platformlar, bu bağlamda birer “madun karşı-kamusallık” örneğidir. Fraser’ın ifadesiyle, bu alanlar sadece kendini ifade etmenin değil, siyasal katılımın da mekânlarıdır.
Türkiye’de Kadınların Dijital Mücadelesi
Türkiye kadın hareketi, uzun yıllara dayanan bir mücadele geleneğine sahip. Ancak son yıllarda toplumsal cinsiyet eşitliğine dair kazanımlar ciddi şekilde gerilemiştir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme, toplumsal cinsiyet kavramının hedef alınması ve kadın örgütlerinin kamusal alandan dışlanması gibi gelişmeler, kadınları alternatif alanlar aramaya yönlendirmiştir.
İşte bu noktada sosyal medya devreye giriyor. Kadınlar, geleneksel medya organlarında yer bulamadıkları gündemlerini sosyal medya üzerinden görünür kılmakta; bireysel deneyimleri kolektif adalet taleplerine dönüştürmektedir. #SendeAnlat, #ŞuleÇetİçinAdalet ve benzeri kampanyalar, bu dijital karşı-kamusallıkların en görünür örneklerindendir.
Adaletin Dijital Kamusu: Sessizliği Bozmak
Bu kampanyaların ortak özelliği, cezasızlık, adaletsizlik ve kamusal sessizlik karşısında bir kolektif ses üretmeleridir. Kadınlar, “özel alan” sayılan deneyimlerini kamusal bir hak talebine dönüştürerek siyasal alanın sınırlarını genişletmektedir.
Bu süreç aynı zamanda demokrasiye dair kavrayışımızı da dönüştürüyor. Katılımın yalnızca seçim sandıklarıyla sınırlı olmadığı, kamusal alanın dijital platformlarla yeniden şekillendiği bir dönemdeyiz. Kadınların sosyal medya üzerinden yürüttükleri bu mücadele, dijital feminizm başlığı altında yeni bir siyasal katılım biçimi olarak değerlendirilmeli.
Sonuç: Kadınlar Etkili Olmakla Kalmıyor, Dönüştürüyor
Kadınlar, sosyal medyada sadece seslerini duyurmakla kalmıyor; aynı zamanda görünmez kılınmış deneyimlerden kolektif hafızalar, baskılardan direnişler üretiyorlar. Fraser’ın teorik çerçevesiyle düşünürsek, bu mücadele, hem tanınma hem de eşit katılım talebi içeren bir adalet arayışıdır. Ve bu arayış, sessizliğe karşı bir direniş, sessizlikten siyaset üretme pratiğidir. Bugün kadınlar etkili olmak istiyor. Ama sadece etkili olmak değil, dönüştürmek de istiyorlar. Ve bunu dijitalin karşı-kamusallığında adım adım inşa ediyorlar.
Referanslar
Gençoğlu, Funda. (2024). Madun Karşı-Kamusallığı Bağlamında Türkiye’de Kadınlar, Adalet ve Sosyal Medya. Akdeniz Kadın Çalışmaları Ve Toplumsal Cinsiyet Dergisi, 7(1), 284-310. https://doi.org/10.33708/ktc.1329231
Oku