Kamu Harcama Reformuna Yeni Perspektifler  

Doğan Cansızlar

Türkiye’de çözülmek bilmeyen bir enflasyon sorunu var. Faiz artırımları, para sıkılaşması ve döviz baskılamasına rağmen enflasyon artmaya devam ediyor. Çünkü sadece para politikasıyla enflasyon dizginlenmeye çalışılıyor. Merkez Bankası’na maliye politikasından destek gelmedikçe yani; gelir artırımları yanı sıra özellikle harcamalar kısılmadıkça ve israf önlenmedikçe enflasyonun düşmesi mümkün değildir.

2024 yılında genel devlet harcamalarının toplam büyüklüğü, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın %37,24’ üne eşittir. Milli gelirin üçte birinden fazlasının devletçe harcanması, toplumsal refahı etkileyecek sonuçlar doğurmaktadır. Bugüne kadar çok sayıda tasarruf tedbirleri genelgesi yayımlanmış olmasına karşın istenilen sonucun elde edilememesinin başlıca sebebi tasarruf yapılmaması değil, israftır. Bu sorun aslında liyakat ve hesap verebilirlik müessesesi ile çözülebilecek kadar basit bir sorundur.

Friedman Matriksinde belirtildiği gibi, kamusal kaynaklardan harcama yapanlar genellikle başkasının parasını kendisi ve başkası için kullandığından fiyat da kalite de önemsenmez. Bunun yanı sıra eğer harcama üzerinden bir menfaat elde ediliyorsa fiyatta üst limit, kalitede alt limit esas alınır.  Ayrıca, kamu adına harcama yapanlar çok ciddi bir yasal ve siyasal denetime tabi değilse o ülkede rüşvet ve yolsuzluk hızla büyür, yayılır.

Aslında, lüks makam odaları, makam araçları, temsil ve ağırlama giderleri nispeten küçük israf kalemleridir. Kamuda büyük miktarlı ve kalıcı israf yaratan esas harcamalar ise; görevlendirmelerde liyakat ve ehliyet ilkelerine uyulmaması, ekonomi biliminin rasyonalitesinden uzaklaşılması, seçime endeksli politika tercihleri ve mali disiplinin göz ardı edilmesi gibi politika tercih ve uygulamalar neticesinde ortaya çıkanlardır. Bunların bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Yanlış Ekonomik Politikalar: 23 Eylül 2021 %19’luk bir enflasyon varken faizin %18’e indirilmesi, o günkü döviz artışıyla sınırlı kalmıyor ve Türkiye göz göre göre büyük bir ekonomik krize sürükleniyor. Enflasyon artarken faiz indirimlerine devam edilmesi, hem enflasyonun hem de döviz kurlarının artmasına neden oluyor.

Krizle ilgili olarak dövizde kur artışının baskılanması için getirilen kur korumalı mevduatın kamu harcamalarına maliyeti ise şimdilik yaklaşık 1.2 trilyon lirayı  geçmiş bulunuyor.

Yükselen enflasyonu indirmek için, başlangıçta uygulanan düşük faiz politikasının bu defa tam tersi faiz artırımlarına gidilmesinin ise, kamu faiz harcamalarının daha da artmasına ve toplam vergi gelirlerinin yüzde 17’ sine kadar çıkmasına neden olmuştur. Bugün için krizden çıkış ile ilgili eksik de olsa alınan bunca tedbire ve kamuya maliyetine rağmen baz etkisi dışında enflasyon azalmamış, döviz kuru makul seviyelere düşmemiş ve faizler düşmemiştir.

2. Vergi harcamaları: Kişiye veya şirkete sağlanan özel vergi avantajları anlamına gelen vergi harcaması devletin o yıl almaktan vazgeçtiği vergileri ifade eder. Yüzde 75’i   dolaysız vergi olmak üzere toplam vergilerin  %32.8  ’  inden vazgeçilen vergi harcamaları ile ilgili 213 adet kanuna ilişkin    663 adet madde / bent var. 2022-2026 arası tahmini vergi harcamaları toplamı ise 10.5 TL’dir.

3. Kamu-Özel İş Birliği (KÖİ) ve Yap İşlet Devret Projeleri: Kamu özel iş birliği modeli dünyanın pek çok ülkesinde uygulanmaktadır. Ancak Türkiye uygulanmasında yapılan; hesaplama hataları, garantilerin kapsamı, ödemelerin dövizle yapılacak olması ve ihale yöntemlerindeki sorunlar bu projeler için yapılan ödemelerin kuşkuyla karşılanmasına yol açmaktadır. Bugün itibariyle açıklanan verilere göre 2002’den günümüze 77,1 milyar dolarlık 200 adet KÖİ proje sözleşmesi imzalanmış ve  bu projelere  2027 yılına kadar  toplam 847 milyar TL ödeneceği (OVP) öngörülmektedir. Ayrıca, 2024 yılında hazine garantileri için yapılan borç üstlenim taahhüt tutarı da 16.5 milyar dolardır.

4. Şeffaflıktan Uzak Kamu İhale Sistemi: 2003’te yürürlüğe giren Kamu İhale Kanunu, bugüne kadar 200’e yakın değiştirildi. Kanunda asıl yöntem olarak belirtilen açık ihalelerin oranı İSE yıllar içinde %60’lara kadar düştü. Avrupa Birliği ve Sayıştay Raporları, Türkiye’de kamu ihalelerinde şeffaflığın olmadığı kanaatindedir.

5. Tasarruf Tedbirlerine Uyulmaması Yaptırımının Yetersizliği: Kamu kaynaklarını israf etmek 5018 s.  Kanun’da kamu zararına yol açan haller arasında sayılmamıştır.

6. Ödenek Üstü Harcamalar: Türk bütçe sisteminde uzun yıllardır tartışılan önemli konulardan birisi tamamlayıcı ödenek uygulamasıdır. Yasal dayanağı bulunmayan bu uygulama; bütçede izin verilen ödenekten daha fazla harcama yapabilme ve kesin hesap kanunu ile bu ödenek üstü harcamayı meşrulaştırabilme olanağı tanımaktadır. Ancak Anayasa Mahkemesi, E.2020/33, K.2023/161 s. ve E.2024/42, K.2024/95 s. Kararı ile 2018 ve 2022 yıllarına ait gerek tamamlayıcı ödenek gerekse bütçede diğer kuruluşların kullanılmayan ödenekten karşılanması / mahsup edilmesi uygulamalarını iptal etmiştir.

7. Örtülü Ödenek: 5018 s. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 24. Maddesinde Örtülü Ödenek uygulamasına yer verilmiştir. Her ne kadar 24. maddede örtülü ödeneğin belirlenen amaçlar dışında ve kişisel harcamalar ile siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında kullanılamayacağı belirtilmekte ise de bunun denetim ve kontrol edilmesine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Son 22 yılda yaklaşık 37 Milyar TL, bundan önceki 10 yıllık dönemde de 308 Milyon TL örtülü ödenek harcaması yapılmıştır. Bu harcamaların özel olarak oluşturulan bir parlamento komisyonu tarafından incelenmesinde ve hiç olmazsa 10 yıl sonra detayların açıklanmasında yarar vardır.

8. Sığınmacılara Yapılan Harcamalar: Türkiye’de toplam yabancı sayısı resmi olarak 4 milyon 425 bin 230’tür. Ancak bu sayının 13-14 milyon kişi olduğu sığınmacılara yapılan harcama tutarının da yaklaşık 200 milyar dolar civarında olduğu belirtilmektedir.

9. Siyasetin Finansmanı: Siyasi partilere Hazine yardımı, milletvekilleri sayısının fazla olması ve milletvekilliğinin meslek olmamasına rağmen emeklilik hakkı ve diğer bazı abartılı ayrıcalıkların sağlanması Hazineye ciddi bir yük getirmektedir.

10. Yapılan Hibe ve Yardımlar: 2023 Sayıştay Raporu’na göre yabancı kuruluş ve ülkelere 22,7 milyar TL, Sivil Toplum Kuruluşlarına 37 milyar TL transfer edilmiş, içinde bulunduğumuz Kasım ayında da Kırgızistan’ın 62 milyon dolarlık borcu silinmiştir.

Sonuç olarak Türkiye’de kamusal kaynakların verimsiz kullanımı ve israfı, hem ekonomik kaynakları tüketmekte hem de toplumun genel refahını olumsuz etkilemektedir. Kamusal kaynaklar daha etkin ve şeffaf kullanılmadığı sürece israfın önlenmesi mümkün değildir. Siyasi kararlar neticesinde; kamu-özel iş birliği projeleri, faiz harcamaları, kur korumalı mevduat ve liyakatsiz atamalar gibi alanlarda israf ve bu alanlarda şeffaflık ve hesap verilebilirliğin olmaması; kamusal kaynakların etkinlik ve verimlilikten uzak kullanımı toplum için kullanılmasını engellemektedir.

NOT: Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi Maliye Bölümünce 11.11.2024 tarihinde düzenlenen Konferansta yapılan sunum özetidir.

Oku

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Prof. Dr. Doğan CANSIZLAR

Lisans: Ankara Üniversitesi Yüksek Lisans: Northeastern Üniversitesi Doktora: İstanbul Üniversitesi

Araştırma Konuları : Finansal Piyasalar, Maliye Hukuku.

Latest videos