Kıymetli Evrak Hukuku Dersi Ara Sınavı Yanıtları
11.04.2011

ATILIM ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ 2010-2011 ÖĞRETİM YILI KIYMETLİ EVRAK HUKUKU DERSİ ARA SINAVI YANIT ANAHTARI

4.4.2011

Ad-Soyad:                                                               Numara:   

SINAV TALİMATI

1-      Sınav süresi 75 dakikadır.

2-      Yazısız ve notsuz kanun metni kullanılabilir.

3-      Yanıtlarda dayanılan yasa maddesi veya ilkenin belirtilmemesi veyahut gerekçesiz yanıt verilmesi durumunda puan verilmez.

4-      Sorularla ilgili soru sormayınız.

5-      Yanıtlarınızı düzgün bir Türkçe ile ve yazım kurallarına uygun olarak yazınız. Bu husus da not takdirinde etkili olacaktır.

6-      Yanıtlarınızı her bir soru için öngörülen boşluklara yazınız.

SORU I

Aşağıdaki kutucuğa, şeklî unsurları tam olan muayyen vadeli bir bono keşide ediniz. Sonra bu bonoyu nama yazılı hale getiriniz. (Zorunlu şeklî koşullardan bir tanesinin eksikliği, sorunun tamamen yanlış olarak nitelenmesine neden olur). (8 Puan)

 

                      İşbu bono karşılığında Levent Acır’a 10.10.2011 tarihinde 15.000 TL ödeyeceğim.

 

                                                                                                          Tamer BOZKURT, Ankara- 4.4.2011

                                                                                                                                       İmza

 

 

İşbu senet nama yazılıdır, Tamer BOZKURT, imza (veya)

İşbu senet emre yazılı değildir, Tamer BOZKURT, imza (veya)

İşbu senet ciro edilemez, Tamer BOZKURT, imza.

 

SORU II

  Ahmet Kırıkçı, evi için ihtiyaç duyduğu mobilyaları satın almak amacıyla İstikbal marka mobilyaları satan bir mağazaya gitmiştir. Yapılan pazarlıklar sonucu taraflar, istediği takımı 5000 TL’ye alma konusunda satıcı ile anlaşmıştır. Ahmet Kırıkçı’nın peşin parası olmadığı için, kendisi satıcıya bir poliçe keşide etmeyi teklif etmiş; satıcı da bunu kabul etmiştir. Bunun üzerine Ahmet Kırıkçı “Sayın Muhatap Mahmut Mak; işbu poliçe mukabilinde İstikbal Mobilya Mağazacılığı’na, 25.5.2011 tarihinde 5000 TL ödeyiniz, imza Ahmet Kırıkçı” (diğer unsurların tamam olduğu varsayılacak) diyerek imzalamış ve teslim etmiştir. Daha sonra senet, İstikbal Mobilyacılık’ın yetkili temsilcisi tarafından Celal Atik’e ciro ve teslim edilmiştir.  Aşağıdaki olasılıkları birbirinden bağımsız olarak değerlendiriniz.

1-      Bu poliçe geçerli midir? Neden? Geçerli olması için ne yapılabileceğini, Yargıtay’ın bu konudaki içtihadını da dikkate alarak ve “somut olarak” yazınız. (8 Puan)

Poliçede lehtarın gerçek veya tüzel kişi olması gerekir. Somut olaydaki lehtar, bir işletme adını ifade etmektedir. Bu haliyle poliçe geçersizdir (TTK m. 583/6). Ancak Yargıtay’a göre, lehtar ciro yaparken, belirsizliği kaldıracak şekilde tam ticaret unvanı ile ciro yaparsa, eksiklik giderilir. Somut olarak belirtmek gerekirse, lehtar ciro yaparken, C1’e ödeyiniz, imza İstikbal Mobilya Mağazacılık Tic. Ltd. Şti (veya diğer bir tüzel kişi tacir olabilir) yazarsa, senedin ön tarafındaki lehtar belirsizliği aşılmış olur.

 

 

 

 

 

 

2-      Bir an için poliçenin geçerli olduğunu varsayarsak, devir şekline göre bu poliçe nasıl bir poliçedir? Neden? (4 Puan)

Bu poliçe devir şekline göre emre yazılıdır. Çünkü kambiyo senetleri kanunen (doğuştan) emre yazılıdır (TTK m. 593). Burada belli bir lehtar adı olması, senedi nama yazılı hâle getirmez, menfî emre kaydının da olması gerekirdi.

 

 

 

 

 

3-      (Poliçenin geçerli olduğunu varsayarsak) Muhatap Mahmut Mak, bu poliçe bedelini ödemek zorunda mıdır? Neden? Bunun için, somut olayda, ne zamana kadar, ne yapılmalıdır? (5 Puan)

Poliçede muhatap başlangıçta senet ilişkisinin dışındadır. Senette aslî borçlu olması için, senet üzerine imzalı bir kabul iradesi gerekir. Aksi hâlde onun sorumlu tutulması mümkün olmaz. Onun sorumlu olması için, senedin vadeye kadar kabule arz olunması gerekir. Muhatap istiyorsa senedi kabul eder ve aslî borçlu sıfatıyla vadede, yetkili hâmile ödemeyi taahhüt etmiş olur.

 

 

 

 

 

 

4-      (Poliçenin geçerli olduğunu varsayarsak), satıcı İstikbal yerine, adı duyulmadık bir marka mobilyayı getirseydi, poliçe geçersiz hâle gelir miydi? Neden? Bu olgu, senedin hâmili olan Celal Atik’e karşı ileri sürülebilir miydi? Neden? İleri sürülebilecek bir olasılık var mıdır? Varsa belirtiniz. (Her bir olasılığı atlamadan yanıtlayınız). (10 Puan)

 

Kambiyo senetleri alttaki ilişkiden kopuk ve soyut senetlerdir. (mücerretlik) Alttaki ilişkideki bir aksaklık veya sakatlık, senedin geçerliliğini etkilemez. Ancak emre yazılı olan bu poliçede, senedi ciro ile devralan ve bilerek borçlunun zararına hareket ettiğine dair bir bilgi verilmeyen hâmil Celal Atik’e, alttaki borç ilişkisindeki İstikbal marka mobilya yerine, başka bir marka eşya getirilmesi olgusu ileri sürülemez (TTK m. 737/II). Zira ciro ile sadece senetten doğan haklar ciro edilene geçer (TTK m. 596/I). Bu yüzden de alttaki borç ilişkisinden doğan bir defi, kural olarak senedi ciro ile devralan hâmili bağlamaz. Bu definin hâmile karşı ileri sürülebileceği tek olasılık, Celâl Atik’in, bu durumu bilerek borçlunun zararına hareket etmesidir (TTK m. 737/II).

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

5-      Bu senedin alt tarafına “işbu senet ciro edilemez, imza Ahmet Kırıkçı” denilseydi, a) Bu kayda rağmen yapılan ciro geçersiz hâle gelir miydi? b) Bu durumda bir önceki soruda Celal Atik’e karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği sorulan defi ile ilgili vereceğiniz yanıt değişir miydi? Neden? (a ve b seçeneklerini ayrı ayrı yanıtlayınız) (8 P.)

Soruda verilen kayıt, menfî emre kaydıdır. Bu kayıt senedi nama yazılı hâle getirir (TTK m. 593/II). Nama yazılı hâle gelen bu poliçede, devir alacağın temliki yoluyla olur. Bu kayda rağmen yapılan ciro (Yargıtay’ın farklı yaklaşımları olmakla birlikte), geçersiz değildir. Bu irade beyanı alacağın temliki olarak yorumlanmalıdır. Bu olasılıkta, devir alacağın temlikine döndüğü için, lehtar, sadece senetten doğan hakları değil, kendi haklarını da devretmiştir. Alacağın temlikinde, borçlu, temliki öğrendiği an, eski alacaklıya karşı sahip olduğu defileri, alacağı temellük eden kişiye karşı da ileri sürebileceği için (BK m. 167), alttaki borç ilişkisinden doğan bu kişisel defi, devralan Celal Atik’i de bağlardı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

6-      Soruda akdedilen satım sözleşmesinin arkasından bir poliçe düzenlenmesi, alttaki sözleşmeden doğan talep hakları sona erdirir miydi? Neden? (5 Puan)

BK m. 115’e göre, mevcut bir borç ilişkisi için kambiyo senedi düzenlenmesi, aksine kayıt yoksa alttaki borç ilişkisinden doğan borsu yenilemez. Yani alttaki borç ayrı, üstteki borç ayrı olarak varlığını sürdürür (Bu açıklama aranmamaktadır, ancak yazana ek puan verilir: Doktrinde tartışmalı olmakla birlikte, alacaklının önce kambiyo senedine dayanması gerektiği; bundan doğan talep hakları tüketilirse, alttaki ilişkiye dönebileceği; zira tedavül senetleri olan kambiyo senetlerinin borçlu için mükerrer ödeme riskini barındırdığı belirtilmektedir).

 

 

 

 

 

7-      Bu poliçenin geçerli olduğunu varsayarsak, poliçedeki “Sayın Muhatap Mahmut Mak; işbu poliçe mukabilinde İstikbal Mobilya Mağazacılığı’na, mobilyaların teslimi durumunda 25.5.2011 tarihinde 5000 TL ödeyiniz, imza Ahmet Kırıkçı” denilseydi, poliçenin akıbeti ne olurdu? Neden? Mobilya şirketinin yetkili temsilcisi, ciro ederken “Celal Atik, malları teslim ederse 5000 TL ödeyiniz, imza” deseydi, cironun geçerli olup olmayacağını tartışınız. (5 Puan)

Poliçede havale kayıt ve şarta bağlanamaz (TTK m. 583/2). Kayıt ve şarta bağlanırsa senet poliçe olarak doğmaz (TTK m. 584). Ancak ciro yapılırken ciro şarta bağlansaydı, şart geçersiz, ciro geçerli olurdu (TTK m. 594).

 

 

 

 

 

 

 

8-      Poliçenin geçerli olduğunu varsayarsak, poliçe üzerine “bedeli mal olarak/malen alınmıştır” kaydı düşüldüğünde, bu kayıt senedi geçersiz hâle getirir mi? Neden? Bu kaydın hukukî anlamını ve sonucunu belirtiniz. (8 Puan)

Bu kayıtlarla keşidecinin temel ilişkide, lehtardan ödünç veya mal aldığını gösterir. Bu takdirde senet, keşideci-lehtar arasında sadece soyut bir borç senedi değildir. Bu kayıt, keşideci ile lehtar arasındaki asıl borç ilişkisini gösteren yazılı delil sayılır. Örneğin bedelin malen alındığı yazılmışsa, keşideci bunun aksini tanıkla ispatlayamaz. Bununla malın teslim alındığı borçlu tarafından ikrar edilmiştir. Bu yazılı ikrarın aksini, yani malın teslim edilmediğini borçlunun ispatlaması gerekir. Bu kayıt senedin hatır senedi olmadığını da gösterir

 

 

9-      Poliçenin geçerli olduğunu ve muhatabın da poliçeyi kabul ettiğini varsayarsak, senedi ciro ile devralan Celal Atik’in 10.5.2011 tarihinde muhataba senet bedelini ödemesi için başvurduğunda, Mahmut Mak senet bedelini ödemek zorunda mıdır? Bu konuda bir defi ileri sürebilir mi? Ödeme yapması durumunda ortaya çıkabilecek hukukî sorunu belirtiniz. (5 Puan)

TTK m. 558’e göre, kıymetli evrakın borçlusu vadede ödeme yapmalıdır. Vadeden önce ödeme yapmak zorunda değildir. Vadenin gelmemesi senet metninden anlaşılan mutlak defidir, herkese karşı ileri sürülebilir (TTK m. 737/II). Vadeden önceki ödeme kendisini risk altına sokar. Zira senet vadeden önce tedavül eder; vadede ise ödenir. Vadeden önce ödeme yapıldığında, ödeme yapılan kişi gerçek hak sahibi ise sorun yoktur; değilse, borçlu gerçek hak sahibine bir kez daha ödeme yapmak zorunda kalır. Muhatap, vadeden önceki bu ödeme talebini geri çevirmelidir.

 

 

 

 

 

10-  Geçerli olduğunu varsaydığımız bu poliçeyi ciro ile devralan Celal Atik, senedi yine ciro ile Ali Uzun’a devretmiş olsun.

a)      Hâmil Ali Uzun, gerekli şeklî koşulları yerine getirerek keşideci Ahmet Kırıkçı’ya başvurmuş; kendisi imzasının sahte olduğunu ve senedin bu yüzden geçerli olmadığını iddia ederek ödemeden kaçınmıştır. Senet geçersiz midir? Ahmet Kırıkçı ödememe konusundaki düşüncesinde haklı mıdır? Neden? (5 Puan)

Kambiyo senetlerinde imzalar ve beyanlar birbirinden bağımsızdır (TTK m. 589). Bir imzanın sahte olması, diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Ancak bu, bir yarı nispi defi olarak, sadece hükümsüzlük sebebi kendi şahsında gerçekleşen keşideci tarafından, herkese karşı ileri sürülebilir. Bu durum senedi geçersiz hâle getirmez. Sadece senedin, o imza sahibini bağlamamasına neden olur.

 

 

 

 

 

b)      Keşideci Ahmet Kırıkçı, ciro işlemi yapan Celal Atik’in ciro işlemini yaptığı sırada 15 yaşında olduğunu, bu yüzden kendisinin meşru hâmil sayılamayacağını ileri sürerek ödemeden kaçınmıştır. İddia doğru mudur? (5 p)

Ehliyetsizlik de, senetteki taahhüdün hükümsüzlüğüne ilişkin bir defidir (yarı nispi defi). Ciro işlemi yapan kişinin ehliyetsiz olması, ciro zincirini koparmaz. Sadece ehliyetsiz olan Celal Atik’in bu senetten dolayı borçlanmaya ehil olmadığı ve senetten sorumlu olmadığını belirtebiliriz. Ancak bu defi, sadece ehliyetsiz olan Celal Atik tarafından ileri sürülebilir. Bu defi, keşideciyi ilgilendirmez; çünkü imzalar ve beyanlar kambiyo senetlerinde bağımsızdır ve bir imza sahibinin ehliyetsizliği ciroyu da sakatlamaz (TTK m. 593). Hâmil meşru hâmildir.

 

 

 

 

SORU III

Yörsan Süt Ürünleri AŞ”, kendisine ticarî vekil olarak Ali UZUN’u atamıştır. Ali Uzun, şirketinin ihtiyaç duyduğu sütleri köylülerden ve süt kombinelerinden satın almakta ve bununla ilgili de hukukî işlemler yapmaktadır. Ali UZUN, 1000 ton sütün karşılığı olarak, 100.000 TL bedelli bir çeki Yörsan adına düzenleyerek lehtara vermiş; Yörsan AŞ ise bu çekle bağlı olmadığını bildirmiştir. Yörsan AŞ iddiasında haklı mıdır? Bu durumda çek bedelinden dolayı, lehtar kimi, nasıl sorumlu tutabilir? Borçlar Hukuku düzenlemelerini de dikkate alarak yanıtlayınız. (8 Puan)

Ticarî vekil, özel olarak yetkilendirilmeden, müvekkili adına kambiyo taahhüdünde bulunamaz (BK m. 453/II). Düzenlerse, işlem yetkisiz temsile girer. Müvekkil Yörsan AŞ, bu işleme icazet vermediği sürece, işlem onu bağlamaz. Yetkisiz temsil olgusu, senetteki taahhüdün hükümsüzlüğüne ilişkin bir defidir (yarı nispi defi). Bu defi, sadece yetkisiz temsile maruz kalan Yörsan tarafından ileri sürülebilir. Bu durumda lehtar, yetkisiz temsilci Ali UZUN’u şahsen sorumlu tutabilir. Çünkü yetkisiz şekilde bir kambiyo taahhüdünde bulunulursa, -icazet verilmediği sürece- yetkisiz temsilci şahsen sorumludur (TTK m. 590). Oysa BK m. 38-39’a göre, adi temsilde yetkisiz temsilcinin sorumluluğu bir tazminat sorumluluğudur.

 

 

 

 

 

 

 

 

SORU IV

Öğrenci (Ö), kiralayan (K)’nin taşınmazını 500 TL aylık bedelle kiralamıştır. Kiralayan, öğrenciden meblağı sonradan doldurulmak üzere, imzalattığı bir bono almıştır. Aradaki anlaşmaya göre, kiralayan, kira süresi bittikten sonra, öğrencinin eve ilişkin olarak yaratabileceği hasarlar (aidat, elektrik, su ve tadilat vs.) için ve sadece o miktar kadar bononun meblağını dolduracaktır. Ancak kira süresinin bitiminden sonra, takriben 3000 TL’lik bir masraf olmasına rağmen, kiralayan senedi 30.000 TL olarak doldurmuştur.

1-      Bu bono hukuken nasıl adlandırılabilir? Neden? 30.000 TL yazılması, senedi geçersiz hâle getirir mi? (4p)

Bu bono açık bonodur. Çünkü eksil bırakılan unsurların, sonradan lehtar tarafından doldurulması konusunda bir doldurma anlaşması yapılmıştır (TTK m. 592).

 

 

 

 

 

2-      Miktarın, olması gerekenden fazla olduğunu kim ispatlayacaktır? Neden? Bu konuda ispat ile ilgili bir şekil koşulu var mıdır? Neden? (4 p)

Doldurma anlaşması şekle tâbi değildir. Ancak bu anlaşmaya aykırı davranılarak bu örnekteki gibi miktar daha yüksek yazılırsa, meblağın fazla yazıldığı olgusu senedin keşidecisi tarafından ispatlanacaktır. Çünkü bono bir kambiyo senedi olarak mücerrettir ve mücerretliğin bir sonucu olarak, alttaki borç ilişkisinden doğan bir aksaklığı, borçlunun ispatlaması gerekir; çünkü mücerretlik, ispat yükünü ters çevirir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, doldurma anlaşmasına aykırılık ancak yazılı belge ile ispatlanabilir; çünkü kambiyo senetleri senet olduğuna göre, senede karşı senetle ispat kuralı geçerlidir.

 

 

 

 

 

 

 

3-      Senet, durumdan habersiz Celal Atik’e ciro edilseydi, bu durum ona karşı ileri sürülebilir miydi? Neden? İleri sürülebilecek bir olasılık var mıdır? (4 p)

 

TTK m. 592’ye göre, alttaki doldurma anlaşmasına aykırılık iddiası, senedi iktisap ederken kötüniyetli veya ağır kusurlu olmayan hâmile karşı ileri sürülemez. Hâmil senedi iktisap ederken, ağır kusurlu veya kötüniyetli olsaydı, ona karşı dahi ileri sürülebilirdi.

 

 

 

 

 

4-      Konu ceza yargılamasına konu olsaydı, ceza yargılamasında tanık dinlenebilir miydi? (4 p.)

Yargıtay’ın 1989 yılında verdiği bir içtihadı birleştirme kararına göre, beyaza imzanın kötüye kullanılması iddiasıyla açılan ceza davasında, HUMK’taki ayrık durumlar dışında tanık dinlenemez.

 

 

Tamer BOZKURT-Başarılar dilerim.